Esad’ı Türkiye mi devirdi? HTŞ ‘Kadınların giyimine karışmayın’ diyor... Olası senaryolar...
Basında belli başlı konularda sürekli görüşüne başvurulan belli başlı kişiler vardır, Atina’dan Stelyo Berberakis bildiriyor gibi, Brüksel’den Güldener Sonumut bildiriyor gibi... İşte Suriye deyince de akla gelen ilk isimler de Hediye Levent ve Hüsnü Mahalli oluyor son yıllarda. Hüsnü Bey TV100 kanalında günlük yaptığı değerlendirmesinde dün net bir biçimde Suriye’de yaşanan iktidar değişikliğinin Türkiye tarafından gerçekleştirilen bir operasyon olduğunu iddia etti.
Olan bitene baktığımızda El-Kaide’den ayrılarak kurulan El-Nusra’dan kökenini alan Heyet Tahrir üş-Şam örgütünün Türkiye’nin net desteklediği bir yapı olduğu ortada. Ukrayna’da savaşmakta olan Rusya’nın artık Suriye cephesinden çekilmek istediği ve NATO-BRICS pazarlıkları çerçevesinde -belki Ukrayna’nın NATO üyeliğini veto etmesi karşılığında- Suriye’yi Türkiye’ye bıraktığı, bir anlamda Putin’in Esad’ı sattığı, iddialar arasında yer alıyor.
Gazeteci Nevşin Mengü, Halep’te dolaşarak bir video hazırladı ve dün kendi YouTube kanalında yayınladı. Aktardığı bilgilerden en önemlisi belki de şu: İslamcı bir yapı olan HTŞ, gücü ele alır almaz yaptığı ilk açıklamalardan birinde “kadınların giyim kuşamına karışılmaması” talimatını verdi. Bu talimat, HTŞ’nin klasik El-Kaide veya Taliban gibi davranmayacağının bir işareti. Sonuçta Suriye bir Afganistan değil, Suriye’de Hristiyanlar var, Dürziler var, daha bir yığın Müslüman ve gayrimüslim grup var. HTŞ’nin kadınların giyimlerine karışılmaması talimatıyla elbette İslamcı, ama belki biraz daha kapsayıcı bir yaklaşım içinde olacağı yorumu yapılabilir mi?
Belli ki HTŞ, İsrail ile çatışmamaya kararlı. Şam’ı ele geçirir geçirmez ülkenin her yanındaki askeri hedefleri vurmaya başlayan Tel-Aviv yönetimine karşı tek bir açıklama yapmamaları insana bunu düşündürüyor. Eğer Hüsnü Mahalli’nin dediği gibi Türkiye’nin operasyonuyla HTŞ Esad’ı devirdiyse, Türkiye’nin bunu yaparken İsrail ile de temas halinde olduğunu rahatlıkla öngörebiliriz.
“Öngörü” adı altında değerlendirdiğimiz bu komplo teorilerinin ardından uluslararası kamuoyunun Suriye’ye ilişkin beklentileri neler, buna bakalım.
BBC’den Luis Barrucho’nun haberine göre üç temel senaryo söz konusu.
İyi olanla başlayalım, ilk beklenti birleşmiş bir Suriye. Mevcut durumda en olumlu beklenti, HTŞ'nin ülke yönetimini sivil siyasi kuruluşların katılımına açması olur. Suriye, komşu ülkelerde görüldüğü gibi başka çatışmalara yol olabilecek intikam döngüsünden çıkıp bir savaş sonrası ulusal uzlaşma ortamına girebilir. HTŞ liderliğinin şu ana dek, az önce ifade ettiğimiz gibi Suriye'deki çeşitli mezhepler arasında ulusal birlik ve karşılıklı saygı açıklamaları yapması da olumlu değerlendiriliyor.
İkinci ve daha kötü senaryo, HTŞ'nin, Esad yönetimi gibi iktidarı otoriter yöntemlerle elinde toplaması durumu. Colani, iktidarını İdlib'de kurdu ve Ulusal Kurtuluş Hükümeti İdlib'deki kamu hizmetlerini sağlarken, şeriat ilkelerini takip eden bir dini konsey de yönetime katılıyordu. Colani, HTŞ'nin kamu hizmetlerini ve istikrarı önceleyerek, etkin bir şekilde yönetebileceğini göstermeye çalışıyor. Ancak karşıtları, HTŞ'nin İdlib'i yönetirken rakip militan grupları ve muhalefeti sindirdiğini söylüyor.
Habere göre en kötü senaryo ise, Suriye'nin, "Arap Baharı" süreci sonunda kaosa sürüklenen bazı ülkeler gibi bir karmaşa durumuna sürüklenmesi. Libya'da Muammer Kaddafi ve Irak'ta Saddam Hüseyin, yerlerine gelecek bir yapı olmadan devrilmişti ve dış müdahaleler iki ülkede de korkunç sonuçlara yol açtı. Otoriter yönetimlerden geriye kalan iktidar boşluğunu yağma, intikam saldırıları ve iç savaş doldurdu. Bu senaryoda, Suriye'deki çeşitli silahlı örgütler arasındaki rekabet yaygın bir şiddete yol açabilir ve sadece Suriye'yi değil, tüm bir bölgeyi daha da istikrarsızlaştırabilir.
Bütün bu belirsizlik içinde binlerce Suriyeli mültecinin ülkelerine dönmek için yola çıkmalarının erken bir davranış olduğu ortada. Geçtiğimiz haftaki yazılarımızdan birinde “Ben Türkiye’de bulunan bir Suriyeli mülteci olsam, ülkeme dönmeden önce bir süre beklerdim” demiştim. Belirsizlik, bu yaklaşımı doğrular nitelikte gözüküyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.