14 Aralık 2024

Ajanda Notları

Otokratik eksen, demokratik düzene meydan okuyor


The Wall Street Journal’dan Yaroslav Trofimov’un haftasonu yayınlanan makalesinin başlığında “Üçüncü Dünya Savaşı, zaten başladı mı?” deniyor. Alt başlık ise şöyle: Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore’nin oluşturduğu otokrasi ekseni, demokratik dünya düzenine meydan okuyor!

Birinci Dünya Savaşında İtilaf Devletleri ve İttifak Devleri vardı. İkinci Dünya Savaşında İtttifak Devleteler ve Miğfer Devletler olarak ayrışıldı. Wall Street Journal, Üçüncü Dünya Savaşı’ndaki bölünmeyi ise Otokratik Devletler ve Demokratik Devletler olarak ifade ediyor. Ancak demokrasilerin kendi içinde de önemli bir bölünmenin varlığına dikkat çekiliyor.

Bunun tersine Doğu’da ise başlı başına bir bütünleşme söz konusu. 10 yıl öncesine kadar Rusya ve Çin, şimdiki ortakları İran ve Kuzey Kore’deki rejimlerle mücadele konusunda Batı ile işbirliği yapıyordu. 2015’te İran’ın nükleer programı nedeniyle önerilen yaptırımlara ve Kuzey Kore’yi hedef alan benzer yaptırımlara BM Güvenlik Konseyi’nde birlikte evet oyu veriyorlardı. Şimdi ise otokratik eksenin ayrılmaz dörtlüsü haline gelmiş duruda Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore.

Vekaleten savaş

Hali hazırda dünyanın pek çok köşesinde sıcak çatışma sürmekte. Rusya, Ukrayna’da doğrudan savaşmakla birlikte Suriye’de belli miktarda askeri güç bulundurup Esad rejiminin bir nevi eskortluğunu yapıyordu. İran, Hizbullah ve Hamas aracılığıyla İsrail ile savaş halindeydi ve hala da öyle. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail, Suudi Arabistan ordusunu kullanarak Yemen’deki İran yanlısı Şii Husilerle mücadele ediyor. İran ve İsrail doğrudan savaş halinde değil, ama vekilleri yoluyla aslında birbirleriyle savaş halindeler.

Rusya’nın Suriye’de atıl durumda kalan askeri gücünü Afrika’ya yönlendirmesi ve önemli bir kısmını da Ukrayna cephesine kaydırması kaçınılmaz görünüyor. İran ise ne yapacağını şaşırmış durumda. Şam’daki büyükelçiliği yağmalanan Tahran’ın eli kolu bağlandı. İsrail’e karşı Hizbullah’a doğrudan ikmal yapma şansı sıfıra indi.

Vekaleten savaş, asaleten savaşa döner mi?

Görünen o ki Esad’ın düşmesinin en büyük kazananı İsrail, en büyük kaybedeni ise İran. Mevzi kazananlar Rusya, Türkiye ve IŞİD. Mevzi kaybedenler ise Ukrayna ve Suriye’deki Kürt gruplar. Türkiye’nin terörist olarak kabul ettiği Suriye Demokratik Güçleri’nin lideri Mazlum Kobani, Amerika’nın kendilerine olan desteğini çektiğini belirterek mevcut durumda IŞİD’in kuzey Suriye’de saldırılarını artırmasının beklenebileceğini söyledi New York Times’a geçtiğimiz hafta. Amerika’nın çektiği destek İsrail tarafından kendilerine önerilirse, Kürt grupların buna hayır demesini beklemek mantıksız olur. Türkiye’nin terörist kabul ettiği bu grupların İsrail’in desteğini almaları, Türkiye ve İsrail’in Suriye’de doğrudan karşı karşıya gelmesi anlamını taşır. Bu ürkütücü varsayım, vekiller yoluyla devam eden dünya savaşının doğrudan devlet ordularının karşı karşıya gelmesi şekline evrilmesi anlamına gelir ki bu da bir üst aşamaya geçiş demek olur.

Üçüncü Dünya Savaşı’nı kim kazanır?

Trump’ın birinci döneminde başlattığı Ticaret Savaşı’nı net olarak Amerika’nın kazanacağını öngörüyordu önemli ekonomistler. Görünen o ki sonuç, öngördükleri gibi oldu. Başta söylediğimiz dörtlü otokratik eksenin vücut bulmasının temel motivasyonu da zaten bu mağlubiyet. Ticaret savaşında Doğu, bilhassa Çin, satıcı pozisyonunda olduğu için kaybetti. Sıcak savaşta ise durum tersine dönebilir. Otokratik eksen ve demokratik düzen arasında çıkacak bir sıcak savaşta favori, kesinlikle küresel Doğu olacak. Umarız Trump, bütün marjinalliğine rağmen böylesi bir savaşı önleyen başkan olarak geçer insanlık tarihine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Ajanda Notları

Almanya’da somutlaşan nefret söylemi  ve AfD  Partisi Almanya'da 23 Şubat günü genel seçim var. Sosyal demokrat Olaf Scholz hükümet işin...