Osuruk gazını araştırmak için uzaya uydu gönderildi
Başlıkta osuruk kelimesini görüp takıldıysanız hemen
söyleyeyim, daha bilimsel bir konudan söz edeceğim. Ama osuruktan da söz
edeceğim. Çünkü osuruk, küresel iklim değişikliğini olumsuz yönde körüklüyor. Biz
osurdukça yerküre ısınıyor. Nasıl mı?
2024’ün Mart ayının başında bir SpaceX roketi uzaya
fırlatıldı ve yörüngeye bir uydu yerleştirdi. Uydu, Harvard Üniversitesi
tarafından tasarlandı ve Amerikan Çevre Savunma Fonu (EDF - Environmental
Defense Fund) tarafından finanse edildi. 88 milyon dolara mal olan bu uydunun
adı MethaneSAT. Görevi ise yerküreyi taramak ve sahip olduğu spektrometre
aracılığıyla dünyanın neresinde ne kadar metan gazı salgılandığını tespit edip
haritalamak.
Güzel haberler okuduğumuzda “Türkiye’de güzel şeyler de
oluyor” deriz ya, bu artık küresel düzeyde de kullanabileceğimiz bir kalıp
oldu. Felaketlerin içine öylesine battık ki dünyada güzel bir gelişme olduğunda
“Dünyada güzel şeyler de oluyor” diyoruz. İşte MethaneSAT’ın uzaya fırlatılışı
böyle bir haber bana soransanız. Oldukça önemli bir atılım olmasına rağmen
Türkiye’de hiçbir yayın organı bunu görüp de haberleştirme refleksini
göstermedi. Ben MethaneSAT’tan New York Times aracılıyla haberdar oldum sizi de
haberdar etmek istedim.
Metan, adını duyduğumuz bir gaz. Ama tam olarak ne olduğunu
pek bilmiyoruz. Karbondioksit gibi metan da bir sera gazı ve sanayi üretiminin
bir çıktısı olduğu gibi doğal süreçler tarafından da üretiliyor. CH4 olarak
biliniyor ve bir karbon atomuna bağlı dört hidrojen atomundan oluşan bir
molekül formuna sahip. Evlerimizde kullandığımız doğalgazın yüzde 70 ila 90’ı
metandan oluşuyor. Yani aslında yemek yapmak için, ısınmak için metan gazını
yakıyoruz.
Şimdi osuruk konusuna dönelim. Metan gazını memeli canlılar
da üretiyor. Nasıl mı? Evet, osurukla. Osurduğumuzda çıkan gazın belli bir
bölümü metan. Ama bildiğiniz gibi osuruk, doğalgaz gibi kokmuyor. Osuruğa
kokusunu veren bileşen, içinde az miktarda bulunan hidrojen sülfür gazı. Ama
elbette MethaneSAT uydusu osuruğu değil, daha kütlesel miktarda salınan metan
gazını izleyecek.
Bilim insanları, MethaneSAT’ın bir yıl içinde yayınlamaya
başlayacağı verilerini incelemenin “uçurumun kenarından aşağı bakmak"
olduğunu söylüyor. Çünkü ortalama sıcaklığın artışı ile insan dahil tüm
canlıların felaketine yol açacak olan iklim değişikliğine yol açan karbon
bileşenli gazlar içinde metan, karbondioksitten sonra ikinci sırada bulunuyor.
İklim gündeminde ise kömür ve akaryakıt tüketiminin çıktısı olan gazlara daha
fazla odaklanıldığı için metan daha az konuşuluyor.
Bilimsel bilimsel okurken şu soru geçmiş olabilir aklınızdan:
Durum buysa, osurmayacak mıyız?
Osuracağız tabi ki. Canlıların doğal metabolizmalarından
kaynaklı metan gazı salınımının zaten önemli bir etkisi yok iklim
değişikliğine. David Wallace-Wells’in The New York Times’da yayınlanan
makalesine göre mevcut metan salınımının yüzde 60’ı, insan tarafından doğal
olmayan yollarda oluşturuluyor. Ekonomi gazetesinde geçtiğimiz hafta yayınlanan
Didem Eryar Ünlü’nün haberine göre ise, Paris Anlaşması hedeflerinin tutması
için 2030’a kadar metan salınımının yüzde 75 oranında azaltılması gerek.
Küresel iklim değişikliğiyle mücadelede metana öncelik vermek
çok daha mantıklı. Çünkü metan salınımını ve mevcut metan yoğunluğunu tez elden
azaltmak, diğer karbon bileşenli gazları azaltmaktan daha kolay ve hızlı.
İklim savaşında ilk darbeyi metana vurmak, insanlığa ilk anda
ciddi bir mevzi kazandırabilir. İşte bu yüzden MethaneSAT uydusunun görevi çok önemli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.